Biliyorsunuz ki günümüzde futbol dünaynın en çok oynanan ve izlenen takım oyunudur.Özzelikle Latin Amerika ülkeleri (Brezilya,Arjantin,Venezüella...) başta olmak üzere Avrupa,Afrika ve Asya'da da çok
sevilen bir oyundur.Tek kelime ile evrensel bir oyundur.Dünya kupası ve Şampiyonalr Ligi gibi turnuvalar sayesindede futbolun evrenselliği iyice pekişmiştir.Burdaki güzellik ise bir ülkenin ırkı,dini yada
ideolojisi ne olursa olsun bu turnuvalara katılmaya hak kazanabiliyordu.Bu yüzden futbol dünyanın durumu ne olursa olsun gelişmeye devam etmiştir.
Peki nasıl başladı bu oyun ?,Kim başlattı bu oyunu ?,Nasıl oldu da futbol organizeleri bu kadar büyüdü ? . İşte bu makelede bu soruların cevaplarını elimizden geldğince cevaplamaya çalışacağız.Hiç
sıkıcı olmayacağını söyleyebilirim çünkü futbolun başlangıcı ile elimizde çokta bilgi yok.Elde ne varsa onu aktaracağız.Kendi görüşlerimide ekleyip biraz daha uzatabilrim ama bilimsel bir makale olduğu için
bunu da yapamayacağım.
Futbol Tarihi:
İlk zamanlardan bu yana, küre şeklinde yuvarlanan cisimler bir oyun ve spor aracı olarak insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Günümüzde de topla oynanan birçok oyun vardır. Ancak top oyunu denildiğinde genellikle ilk akla gelen oyun futbol olmaktadır.
Günümüzde büyük kitlelerin ilgilerinin odak noktası olan futbol oyununun, ilk olarak nerede ve ne zaman oynandığı bilinmemektedir. Zamanımıza kadar ulaşan bazı tarihi buluntulardan çıkarılan sonuçlara göre, ayakla oynanan top oyunlarının Sümerlere kadar uzandığı görülmektedir. Yine aynı araştırmalarla M.Ö. 2500 yıllarında Çin’de, İmparator Huang – Ti’nin askerlerinin, toprağa dikilen iki direk arasından bir topu geçirerek yarışmak şeklinde idman yaptıkları ortaya çıkarılmıştır. Tarihe ışık tutan bir belge olan Kaşgarlı Mahmut’un Divan – ı Lügat’it Türk’ünün birinci cildinde, Hıtay – ı Name, Baybars Tarihi ve Ayasofya Kütüphanesi’nin 3029 numarasında kayıtlı çeşitli kitaplarda, Eski Türkler’in futbol oyununun çok benzeri olan “tepük” oyununu oynadıkları ve bu oyunun kurallarının futbolun kurallarına çok benzediği açıkça belirtilmiştir.
Eski Mısır Medeniyetini yansıtan duvar resimleirnde görülen, top oynayan insan figürleri de, futbolun o devirlerde oynandığını göstermektedir. Ayrıca Yunanlı şair Homeros’un “Odissea” adlı eserinde de top oyunlarından bahsedilmekte, Jül Sezarım dönemindeki Romalılar ile Harun Reşit yönetimindeki Araplar’ın topla oyunlar oynadıkları belgelerde yer almaktadır. Eski Yunan şehirlerinden Sparta’da, M.Ö. 100 yılında futbol belirli kurallarla oynanmıştır. On beşer kişilik takımlar arsında oynanan ve özellikle askerlerin önemli bir idman sporu olan bu oyuna, Yunanlılar “Episkyres” adını vermişlerdir.
Günümüz modern futbolunun temeli olan “Harpastum” ise, Romalı askerler arasında oynanan ve “Episkyres”ten esinlenerek Yunanistan’dan alınan bir oyundur. Ayakla olduğu gibi, elle de oynanabilen bir futbol şekli olan Harpastum’da amaç; önce topu kapmak, sonra da el ve ayak vuruşları ile rakip savunma alanına götürmektir. Sert kurallara sahip olan Harpastum, Romalı askerlere savaş taktiklerini daha kolay uygulama ve manevra yeteneklerini geliştirme imkanı sağlamıştır. Oyuncuların aldıkları değişik görevler nedeniyle Harpastum, bugünkü futbol için bir çıkış noktası olmuştur. Şöyle ki, takımların sahaya dizilişinde ilerideki üç oyuncu, topu rakip çizginin ötesine taşımakla görevli “hücum hattı”nı oluşturmuş, hemen geride kalabalık bir “destek birliği” ve en geride de kale çizgisini koruyacak “muhafızlar” yer almıştır.
Amerika’da ise futbolun izleri oldukça eskidir. İtalyanlar ve İspanyollar, futbolu Güney Amerika’ya götürenlerin kendileri olduğunu ileri sürmekteyseler de, Meksika ve Peru yerlilerinin, futbola benzer oyunlar oynadıkları bazı tapınak ve anıtlarda yer alan duvar kabartmaları ve heykellerden anlaşılmaktadır.
Ortaçağ’da Romalı askerler ve Fransızlar tarafından oynanan “La Soule” oyunu, futbolla da büyük benzerlikleri olan bir oyundur. La Soule, Roma orduları sayesinde Galya’ya götürülmüş ve hızla yayılmıştır. Oyuncu sayısının sınırsız tutulduğu bu oyun, bazen aralarında büyük çekişmeler bulunan kasabalar ve köyler arasında bir üstünlük mücadelesi olarak ilgi görmüştür.
Futbol oyununun Avrupa tarihi, büyük bir tartışma konusudur. Fransızlar, futbolun en ilkel şekillerinden olan La Soule’ü akıncı Normanlar sayesinde İngiltere’ye götürdüklerini iddia etmişler; buna karşılık İngilizler de bu oyunu kendilerinin Normanlardan önce oynadıklarını savunmuşlardır. İtalyanlara göre de futbolu İngiltere’ye Jül Sezar’ın lejyonerleri götürmüş ve Londra’daki halka bu oyunu öğretmişlerdir.
Modern Futbolun Kökeni :
ngiltere’de futbol 12.yy’dan itibaren oynanmış, halk ve soylular tarafından çok sevilmiştir. Ancak zamanla kasabalar, köyler arasında büyük bir rekabete dönüşen futbol, kamu düzenini bozmaya başlayınca 13 Nisan 1314 tarihinde Kral II. Edward’ın buyruğuyla bütün ülkede yasaklanmıştır. Böylece futbol oyunu kötülenmiş, futbol oyuncuları da aşağılanmıştır. Tüm bu kısıtlamalar, İngilizlerin futbola olan sevgisini ortadan kaldıramamıştır. İtalya’ya sığınmış olan Kral II. Charles taraftarları olan soyluların, İngiltere’ye döndükten sonra İtalya’da gördükleri “Giyoca Del Calcio”yu yaymaya çalışmalarının da bunda rolü olmuştur. İtalyan futbolu olan “Giyoca Del Calcio” belirli kuralları olan ve günümüz futbolunu andıran bir oyundur. Tıpkı Eski Türkler’de tepmek, tekmelemek anlamını taşıyan “tepük” gibi “calcio” sözcüğü de İtalyanca’da tepmek, tekmelemek anlamını taşımaktadır.
1583 yılında İngiltere’de futbol, ilk defa bazı basit kurallara bağlanmış, oyunda sertliği önleyici önlemler ile, hakem seçiminde yeni uygulamalar getirilmiştir. 1846 yılında Londra’nın Cambridge Üniversitesi tarafından kaleme alınan bu yenilikler, 1862 yılında biraz daha genişletilmiştir. Takımların on bir oyuncu ile karşılaşacağı, topa elle müdahelenin yasak olduğu ve ofsayt kuralından söz edilmesi, getirilen yenilikler arasındadır. Bu arada okullararası futbol maçları düzenlenmeye başlanmış ve 1857’de ilk futbol kulübü “Sheffield Club” faaliyete başlamıştır. 26 Ekim 1863 tarihinde de modern futbolun doğumunu müjdeleyen İngiliz Futbol Birliği (Footbaal Association) kurulmuştur. FA, futbol konusunda dünyada kurulan ilk milli federasyondur. 1862 yılında futbolun on birer kişilik takımlar arasında oynanması kararı alınmıştır. 1871’de kalecinin topu elle tutması, 15 kulübün katılımıyla FA Kupası karşılaşmaları, 1873’te korner atışlarının kabulü, 1875’te topa kafa ile vurma izni, 1888’de de İngiliz Profesyonel Futbol Ligi’nin başlaması önemli gelişmelerdir. Zaman içerisinde hızla yayılan futbolda, 1884 yılında profesyonelleşme gündeme gelmiş ve bunu 1888’de profesyonel futbol ligi karşılaşmalarının başlaması izlemiştir. Bundan sonra futbol, İngiltere’den Avrupa’ya ve tüm dünyaya yayılmış, 1886 yılında futbol kurallarının uygulanması, değiştirilmesi, anlaşmazlıkların çözülmesi için 1882 yılında kurulmuş bulunan INTERNATIONAL BOARD, en yetkili kurum olarak ulusal federasyonlarca tanınmıştır.
Evrensel bir spor olan futbolda uluslararası karşılaşmaların artması üzerine, 1904 yılında Uluslararası Futbol Federasyonu (Federation Internatıonale de Football Associations) FIFA kurulmuştur. Futbol sporu, temelinde her ülkenin federasyonları ve en üstte FIFA’nın bulunduğu piramit şeklinde örgütlenmiştir. Merkezi Zürich’tedir. FIFA ve ulusal federasyonlar arasında beş tane konfederasyon yer alır. Bunlar UEFA (Avrupa Futbol Birliği), Güney Amerika, Kuzey Amerika, Afrika, ve Asya Konfederasyonu’dur. İnternational Board da FIFA bünyesinda yer alır ve 20 futbol adamından oluşur. Bu kurul değişmeyen futbol kurallarının çağdaş ölçülere göre uygulanmasını sağlamak için çalışmalar yapar. Federasyonlar, ulusal federasyonlar ve kulüpler FIFA’nın mutlak denetimi altındadır.
Ulusal federasyonlar, kendi maçlarını kendileri düzenlerler. Bunlar genellikle şampiyonluk ve kupa maçlarıdır. Uluslararası müsabakalardan Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası, Kupa galipleri Kupası, UEFA Kupası ve Avrupa Kupası, Konfederasyonların, Olimpiyat Oyunları Futbol Turnuvası ve Dünya Kupası ise FIFA’nın denetimi altındadır.
FIFA tarafından düzenlenen ilk Dünya Kupası (Jules Rimet Kupası) maçları, 1930 yılında Uruguay’da yapılmış, aynı yıl Dünya Kupası karşılaşmalarının Olimpiyat Oyunları arasında dört yılda bir oynanması kararlaştırılmıştır. 1954 yılında kurulan Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA)’nın düzenlediği Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası 1956 yılında, Avrupa Kupa Galipleri Kupası ise 1963 yılında oynanmaya başlanmıştır.
1970’li yıllardan sonra futbol maçlarında gözle görülür bir seyirci artışı olmuştur. Futbola ilginin artması, futbolun kalitesini yükseltmiş, yeni taktiklerin denenmesine neden olmuştur. Özellikle Avrupa futbolu büyük bir gelişme göstererek altin amerika futboluna yetişip hatta onu geride bile bırakmayı başardı.İşte futbolu kısa tarihçesi böyle ama bu ayakla oynanan oyunların kökeni hakkında farklı kaynaklar farklı teoriler ortaya atıyorlar yani kökeni ile ilgili bilgiler kesin değil ama bu görüş daha yaygın bu yüzden bunu sizinle paylaştım.Geniş bir araştırma yapacaksanız eğer diğer kaynaklarada bakmanızı öneriyorum. Okuduğunuz İçin Teşekkürler.Lütfen yorum yapmaktan çekinmeyin....
14 Ocak 2012 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder